kabak ile çınar ağacının hikayesi


                                          Hikaye çok manidar geldi: Sizce de öyle değil mi?


 İddia iyi şey değil. Arkasını başkasına dayayıp, esip gürleyenleri biliyoruz. AK Parti iktidarının kanatları altında, onun gücünden yararlanarak bir paye edinenlere her zaman itidal tavsiyesinde bulundum; biraz vicdanlarının sesini dinlemelerini istedim. Ama onlar, AKTrollerin de işbirliğiyle, fikirlerini paylaşmadıkları herkese bel altı vurdular. Kendilerine yazık ettiler. Bile bile yalan haber ve kara propaganda yaptılar.

Elif Çakır da değer verdiğim bir meslektaşımdı. O da izanı ve insafı bıraktı. Mazlum durumda olanlara vurdukça vurdu. Fethullah Gülen, baş hedefiydi. Üslûbu hakkında fikir vermek için bir yazısını sütunuma alıyorum. Başlığı: “Nasıl derler Pensilvanya’da…

Game Over Hocaefendi.” “Hey sen oradaki, Pensilvanya eyaletinde Pocono Dağı eteklerinde yer alan malikânesinde yaşamını sürdüren ve kendisini ölümsüz zanneden fâni… Sana sesleniyorum. Pazartesi günü Star ve Yeni Şafak gazetesinin ‘Paralel örgüt 7 bin kişiyi dinledi’, ‘Derin kulak Pensilvanya’ manşetlerini okuyunca ne hissettin?”




Oysa “7 bin kişi dinlendi” haberi de bir kara propaganda ürünüydü. Dosyanın savcıları Adnan Çimen ve Adem Özcan, 3 sene zarfında ve değişik zamanlarda, sadece 234 kişinin dinlendiğini açıkladı. Diğerleri dolaylı dinlemelerdi. Haydi, Çimen ile Özcan’a inanmıyorsunuz… Siyasi iktidar tarafından Sulh Ceza Hâkimliği’ne atanan ve Selam Tevhid dosyası kapsamında bazı polislere tutuklama kararı veren hâkim İslam Çiçek bile dinlenen kişi sayısının 234 olduğunu belirtti. Star, bir özür bile dilemedi.
Kara propaganda yapanın yanına kâr kalır mı? İşte kalmadı… “Oyun bitti.”

                                                       ***

Ulu bir çınar ağacının yanında, bir kabak filizi boy göstermiş. Bahar ilerledikçe bitki çınar ağacına sarılarak yükselmiş. Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş hızla büyümüş ve neredeyse çınar ağacıyla aynı boya gelmiş.

Bir gün dayanamayıp sormuş çınara:

- Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?

"82 yılda" demiş çınar.

"82 yılda mı" diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.

"Ben neredeyse 2 ayda seninle aynı boya geldim bak!"

"Doğru" demiş ağaç, "Doğru."

Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgârları başladığında, kabak önce üşümeye, sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış.

Sormuş endişeyle çınara:

- Neler oluyor bana ağaç?

"Ölüyorsun" demiş çınar...

"Niçin?"


"Benim 82 yılda geldiğim yere sen iki ayda gelmeye çalıştığın için."

Kısacası kabak filizini kırağı çalmış.


NAZLI ILICAK 29 KASIM 2014/BUGÜN GAZETESİ