equilibrium

                  Matrix, 1984, Fahrenheit 451,  Giver, Dark City, V for Vendeta karışımı ütopik bir gelecek filmi…


                  Sene bilmem kaç- takriben 3. Dünya savaşı sonrası- yeryüzü bir baba figürü altında tek düze bir yaşamla sürdürülmeye çalışılır. Bunu sağlamak içinde görevlendirilen yok ediciler ve rahipler, düzene karşı çıkan tüm insanları –ki bunlar kendi kararlarını kendileri verebilen duygu vicdan ahlak sahibi ama aynı zamanda da kan dökebilen insanlardır(?)- ve onların eşyalarını yakarak düzeni sağlamaya çalışırlar.
                 İşte tam da burada ne olur? Bir tane aykırı rahip çıkar ve iş arkadaşını etkiler ki böylece bir domino etkisi yaratarak isyanın fitili ateşler. Kahramanımız, ilacını alamadığı bir gün –doğruya ilacı anlatmadık değil mi? Bakın bir de ilaç meselesi var ki acayiptir: belli saatlerde alınması zorunlu ilaçlarla insan bir çeşit robota dönüştürülür- zihninde beliren insanlık emareleriyle ben ne yapıyorum, neyim, insan mıyım diye başlayan sorularıyla zihnini yorarken birden kendisini isyancıların içinde buluverir. Sonrası ise bilindik mutlu son!  
                Christian Bale’in bu filmdeki karizması da ayrı bir şeydir, söylemeden geçemeyeceğim! Filmde çok adamın canını yaktı ki bu sayının 118 olduğu söyleniyor.