yıla yeni çıkış yapmak


 gelecek ne getirir bilinmez ama şu ana kadarki ömrümün en uzun yılını yaşadığım muhakkak.
bakalım 2015 getirecek?
 yeni yıla girmesini bilmeyen çıkmasını bilir mi bilmiyorum!
 sahi sevgili yok okurum
 ne çok şey bilmiyorum...

bir pazar kahvaltısı

yeni bir yıla girerken akşamın bilmem kaçında karanlıklar içinde minibüste seyrederken denk geldiğim bir şarkıyla irkiliyorum:

ne yaparsam olmuyor
olmuyor
eskisi gibi 
güldürmüyor
ağlatmıyor
kimse 
senin 
gibi
...

bir ihtimal daha var

 
          yaşadığımız şanssızlıkların aynı zamanda birer şans olabileceğini anlatan ibretlik bir video ile karşınızdayız. yüksek miktarda reklam içermekle birlikte Nolan'larla herhangi bir bağım bulunmamaktadır :))

the prisoner

Sağlam bir senaryoya sahip olup, popüler bir dizide olması gereken özellikleri taşımaması sebebiyle, sadece altı bölüm çekilebilmiş ve kıyıda köşede tek başına kalmış enteresan bir film: 
the prisoner

sebah el xer

sosyolojide küyerelleşme diye bir kavram vardır ki bu her gün karşılaşmakla birlikte aynı zamanda farkında olmadığınız da bir gerçekliktir: mcdonalds'tan tutun da coca cola'ya kadar bir çok yabancı ürünün, hangi ülkeye yönelikse o ülkenin yerel motiflerini taşıyan imgelerle satışa sunulmaları gibi...
şimdi diyeceksiniz ki bir şarkı için bu girizgah nedir 
ve
bu kadar uzun bir girizgaha 
ihtiyaç var mıydı ki...

true detective

                                                Yine polisiye bir diziyle karşınızdayım:

nayu



bazen ne paylaştığımı hatırlamadığım gibi bazen de ne yazdığımı bilemeyebiliyorum.
 bedensel yorgunluğumun işgaline uğrayan beynimin her bir hücresi yoğun bir trafik keşmekeşini yaşıyor.

sesler, renkler, konuşmalar ve koşuşturmalar, egzos dumanı ve kalabalık görüntüler eşliğinde yavaşça seyreden iletilere bedensel refleksim 

minimal durumda...
nereden geldim nereye gidiyorum bihaberim.
şarkı diyecektim.

ansızın hatırlanmışken paylaşayım.

sword of the stranger


İzlemediyseniz şayet hemen izleyin.

inndia


sanırım bu aralar oldukça popüler bu şarkı. her ne kadar sevmiyorum bu kadar popüler şeyleri ama şarkının ve klibin hatırına bu seferlik görmezden geleceğim.

sadece şarkıyı da dinleyebilirsiniz

sadece arkada olduğunu bildiğiniz boğazı da seyredebilirsiniz

house of cards


Aşağı yukarı tüm dünyadaki bütün siyasal sistemlerde az çok görüp görebileceğiniz bütün ayak oyunlarının muhteşem oyunculukla-frank ve claire- harmanlanmış bir şekilde karşınızda olduğu harika bir dizi: 
house of cards 

eksik bir şey var


içmediğim sigaranın paketini bitiriyorum bu şarkıyla. 
birini yakıyorum birini söndürüyorum. 
sigarayı emercesine içen abiler gibi, 
içimin efkarını sigara dumanına saklayarak, 
yakıyorum her birini bir diğerini söndürmeden... 

zamansız bir şarkı bu gecelik böyle olsun diyor

en zor olanı : var olabilmek



ne kadar kendime yaklaşırsam o kadar yanıyorum, ne kadar da kendimden uzaklaşırsam o kadar soğuyorum. yani yaşayabilmem için uygun mesafeyi acilen ayarlamam lazım. 
ne mi anlatmaya çalışıyorum?

fast car

ablanın oldukça naif bir sesi var. dinlerken kendinizi birden bire bir şehirler arası otobüste ya da arabada ışık hüzmelerini seyrederken bulabiliyorsunuz.
göz bebekleriniz beyaz çizgiler arasında kayarken göz kapaklarınız daha fazla dayanamıyor sanki ve şarkıyla beraber uykunun kollarına sarılıveriyorsunuz.
 iyi uykular...
 iyi uykular tatlımm!

predestination


                 Zürih Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırmada bu filmi izleyen üç kişiden ikisinin kesinlikle beyin ve sinir aksamı bir süre kendine gelemiyormuş -fazla mı abarttım ne!

yaşamasını bilmiyor olabilirsiniz ama ölmesini bilin


biraz geç olmakla birlikte bugün öğrendiğim bir şeyi paylaşmak istiyorum: tabi bunun sizin hayatınızdaki yeri farkındalıkla ilgili bir durum da, sonra vay efendim öğrendiğin şey bu muydu demeyin bana! sadece şunu söyleyebilirim ki biraz geç kalmışım fark edene kadar.

upside down


son dönemde izlediğim hem senaryo hem alt metin hem de görseliyle en iyi filmlerden birisi

happiness is


Bir kış gecesi müziğidir. 
Bir cumartesi gece yarısı müziğidir.

kabak ile çınar ağacının hikayesi


                                          Hikaye çok manidar geldi: Sizce de öyle değil mi?

seyir defteri


                        Siz hiç gürültülü bir şekilde beyin hücrelerinizin öldüğüne şahit oldunuz mu?

the words

                       Hepimiz hayatta seçimler yaparız, zor olan onlarla yaşamaktır.

tujh mein rab dikhta hai

bir askerlik şarkısı daha 

gecenin bir yarısı koğuş bu şarkıyla inliyor

allah için vermek



tarihte bugün

                 gün geçtikçe toplumsal bir refleks midir 
 bilmiyorum 
                                                      "her durumun özel gününe olan kutlama fetişizmi" 
                      git gide daha da artmakta,
                                 anlamı ve derinliği kaybolmakta...

çavreşa mın


                                         dilleri bir kenara koyup da 
ortak olalım mı 
ortak hüzne
                                         ne dediğini tahmin etmek çok da zor değil 
                                         öyle değil mi
                                         kardeşlerim
                                         galyalılar, 
                         romalılar,
                    gotlar,
mogollar
singapurlular
                    kaldığımız yerden devam mı senfoniye...

sızdıran boru sendromu

Ben de ilk okuduğumda anlamlandıramamıştım. Siz anlamlandırabildiniz mi? 
Acaba 
sızıdıran boru sendromu
ne demek bir tahmininiz var mı? 

lie to me

                                   
                                              Şahsına münhasır bir diziyle daha karşınızdayız:

mentos

 uçuk biraz da kaçık
 içinde 
öğrenci 
derse geç kalma 
ve 
aşina bir hoca figürü barındırması itibariyle 
bize oldukça yakın...

just give me a reason

         Hayatımın dönemlerine sirayet etmiş şarkılar var ki bu şarkı da benim askerliğimin şarkısı oldu:
                                                              bir arkadaş hediyesi

the impossible


              2004 yılında Güney Asya'yı vuran tsunami felaketini yaşayan bir ailenin hikayesinden yola çıkılarak çekilmiş bir film.

kaldığımız yerden senfoniye devam mı?

Bir askerlik macerası da bol anılarıyla bitmiş bulunmakta, emeği geçenlere teşekkür edemiyorum çünkü o kadar çok absürtlük içinde hiç de iyi temennilerde bulunamıyorsunuz. Ama insan yine de bitmiş olmanın o anlatılamaz muazzam duygusuyla geriye bir sünger çekip kaldığı yerden hayata devam ediyor. Acaba diyorum bir ara askerlik anılarını falan mı anlatsam :)) şaka şaka ben bile geriye dönmeye korkarken...

hz. ömer (عمر)

Yönetmenliğini Suriyeli Hatim Ali’nin, senaryosunu Filstinli Velid Seyf’in, yapımını Suud ve Katarlıların üstlendiği Arap tv kanallarıyla bizde bir kanalda gösterilmeye başlanmış  “Ömer“ -gözünden İslamiyetin yayılışının anlatıldığı bir çeşit siyer diyebileceğimiz bir film.

melancholia

Lars von Trier -oldukça- şahsına münhasır bir ağabeyimiz olarak sinema dünyasında yerini alır. Sinemada kullandığı dil, imge, göndermeler ve alt metin vurguları olarak izlenmesi de anlaşılması da zor bir yönetmendir. Şayet hiç bilgi sahibi olmadan filmlerini izlemeye kalkarsanız, dayanabileceğiniz maksimum süre on dakikayı aşmaz. Amerika sinemasının klişe, metalik, yüzeyel ve akıcı dilinin yerine kendine has üslubuyla sizi oldukça zorlar. Farklı tatlara açık bir bünyeniz varsa oldukça keyif alırsınız, şayet yoksa zaten o sizin için iyi bir yönetmen değildir, bir başkasına geçmek elzemdir.

seyir defteri




Yıldız Tarihi: 65 Uzay günü, 0891
Mürettebat: 1,0000 xtlmet model Xordis ile 002 beniadem
Galaktik Pozisyon: Samanyolu Virgo SüperCluster
Standart Kozmik Coğrafya:
SFI: 99 SN: 90
H-Endex: 6
K-Enex: 2/6 nT
X-Ray: E3.2
Ptn Flx: 1.79e-01
Elc Fix: 1.02e+00
Aurora: 4/n=3.14
Mag (Bz): -2.9
Güneş Rüzgarı Hızı: 350,0 km/s
Şüpheli Cisim Adı: Apophis
Ortalama Orbit Hızı: 2.0086 km/s
Çap Boyut: 310,09 metre
Tahmini Işık yılı: 2 Eylül 4103

new born

high tension filminden sonra bağımlılık yapabiliyor. 
yasal uyarı: psikopat eğilimler taşıyorsanız lütfen dinlemeyiniz!.

haute tension

Gerilim korku arası, darmadağın kişilik karmaşası ve bol kanlı bir Fransız yapımı : Haute Tension

la migliore offerta

       Ters köşeye yatıran senaryosu ve oyunculuğun muhteşem olduğu bir Guiseppe Tornatore filmi:                                                             La migliore offerta
     

time that angels hide

 
          Sesini sonuna kadar açabilirsiniz, 
korkmayın rahatsız etmez yüksek ses hiç bir şekilde, 
sanki koruyucu bir kılıfla sarılmış, 
suya damlatılmış bir mürekkep gibi 
yayıldıkça ve nüfuz ettikçe içinize
etkisi kayboluyor 
ama 
orada olduğunu hatırlatmaya devam ederek

sürekli başa sararak dinliyorum:
sürekli
sürekli
sürekli
takıntılı bir insan olmak ne kadar da zor bir şey arkadaş! 

abre los ojos/ vanilla sky

                           İki filmi de izlemek lazım, her ne kadar vanilla sky(2001), abre los ojes(1997) filmi yapımcılarından film haklarını alıp kendince tekrar çekse de iki film ortak bir şeyi anlatıyor, farklılığı çok fazla olsa da.
                           Genel olarak hangi filmin hangisine üstünlüğünde ortak bir karar oluşmamış. Herkesin kendince haklı sebepleri var beğendikleri film hakkında. Ama filmi ilk çeken Alejandro Amenabar’ın yirmi beş yaşında hem senaryoyu yazıp hem de filmi çekmesini düşünürsek ki diğer filmlerini saymıyorum, bir adım önde olduğunu söyleyebilirim.

exam

                                   Filmin iş yaşamı üzerinden iş mülakatları, büyük şirketler, insan kaynakları, kariyer gibi olgulara atıfla modern dünya eleştirisinden ziyade gizem, gerilim ve temposuyla son ana kadar sunduğu heyecanla vaktinizi güzel geçirtmeyi amaçlayan bir film sadece: exam

the imposter

             Özünde belgesel ama belgeselden daha ziyade suç, gizem, drama ve trajedi diyebiliriz.
 

the killing

          Dünyanın gelmiş geçmiş en gerçekçi suç-polisiye-draması desem fazla mı abartmış olurum.

ya el-medan


Sözlerin anlamını bilmeden günlerce dinledim. Merak boşuna kediyi öldürmüyor. Anlamını öğrenmeyi size bırakıyorum. Ama peygamberimizin o muazzam öğüdü bu zamanlarda aklımdan çıkmıyor: "Eğer siz, benim bildiklerimi bilseydiniz, mutlaka az güler, çok ağlardınız." Bilmediklerinizin kıymetini biliyor ve bunun için bile şükrettiğiniz oluyor mu? Bilmemenin lütfu...

İki ses nasıl da birbirini tamamlıyor!

Bayanın sesi kanayan yaraya bastırılmış bir sargı bezi sanki, önce acıtıyor dokunduğu her yeri ve sonra acınızın dineceğine dair sunduğu yumuşaklıkla sinir uçlarınız yavaş yavaş ölüyor. Bedeninizdeki son hissi de alıp götürürken size duyarsız bir boşluk bırakıyor.

Var mısınız,
Yaşıyor musunuz,
Hiç acı çektiniz mi,
Umutlarınız oldu mu sahici,
Beklentileriniz hiç bekledi mi,
...
 hepsi sadece bir soru işareti öncesi anlamsız yığınlık olarak sizin gibi suskunluğunuza katılıyor.

 ve şimdi şarkının naifliğine kendini bırakma zamanı:

'alak sûresi 6-7


                         Kur'an'ı açıp okuduğunuzda insanın elementer yapısından tutun da biyolojik, psikolojik, antropolojik ve sosyolojik özelliklerine atıfla beyinlere bir çivi çakar gibi onlarca ayetle karşılaşırsınız. İşte insanı darmaduman eden o ayetlerden bir tanesini izninizle paylaşmak istiyorum: boğazda bir düğüm hissi ve bolca konuşma hissi oluşturup üzerine bir kelime dahi konuşturtmayan bir ayeti...

                        "Hayır, hayır; insan kendi kendine yettiğini sandığında mutlaka azar."

entelektüel haller -2



Entelektüel hâllerden ikincisi ise 'önünde' olmaktır. Bu hâlin öncekinden farkı, daha yatay bir ilişkiyi ifâde etmesidir. Dolayısıyla, ilkine; yani 'yukarıda' olma hâline göre daha mâsum ve eşitlikçi görünebilir. Önde olmak, entelektüele 'yaratıcı' ilhamlar vermiştir. Her şeyden evvel, 'önde' olanlar, 'yukarıda' olanlara karşı bir iç hesaplaşmanın dayanaklarını elde eder. Seçkincilik reddedilmiş olur. Hâlbuki, yatay konumlanma seçkinciliği vesâyetçiliğe taşıyarak aşırılaştırır. Çünkü, câhil, yolsuz, yordamsız kitlelerin 'önünde' olmak, onlara 'öncü' olmanın da karinesini oluşturur.Literatürde seçkincilik ile hâlkçılık olarak tipleştirilen bu iki hâl, ilk nazarda çatışıyor gözükse de aslında kolayca birbirini ikâme eden, aralarındaki geçirgenliğin ve dönüşümün çok kolay olduğu hâllerdir. Öncülerin hâli aslında son derecede kırılgandır. Hayalkırıklığı, onları kolaylıkla seçkinci kılabilir. Nitekim entelektüel târih bunun sayısız örnekleriyle yüklüdür.

entelektüel haller-1

Kısa bir süre önce, bir TV kanalında, gazeteci yazar bir hanımefendi, Müslüman bir toplumda sorgulama yeteneğinin gelişmesini beklemenin nâfile olduğunu; çünkü İslâmiyet'in bireyi değil, cemaati hedef aldığını ifâde etti. Bu ifâde siyâsal bir tartışmayı doğurdu. Ben buna girecek değilim. Olayın beni ilgilendiren tarafı, entelektüel târih hakkında düşünmeyi kışkırtmasıdır. Doğrusu, bahse konu olan hanımefendinin ifâdesi bana, entelektüel târihin gidişâtı hakkında önemli bir ipucu olarak gözüktü.

incendies

                    Su dahil hiçbir maddeyle ne karışıma ne de tepkimeye girmiş saf bir trajedinin adı:
İncendies.



life is a loom

bir zamanlar deli gibi şarkı toplardım. dönem dönem deliliklerimdendi o da! şimdi yine dönem dönem yaptıklarım var ama o dönemdekiler gibi değil. yaşlanıyorum ve bütün hüzünleri unutup geçmişi özlüyorum. biliyorum dedim ya yaşlanıyorum ve belirtisini de yaşıyorum: özlemek. oysa psikanalistlere göredir mutsuz insanların geçmişte kalması, bense tam tersi mutlu oldukça geçmişe batıyorum. kalbim sağ tarafta olmadı anatomik olarak belki ama ruhumun nerede olduğu konusunda tam emin değilim. zaman zaman normal bir düzlemde seyretmediği noktasında derin şüphelere gark olmuyorum desem yalan olmaz sanırım.

divergent

    Bir seri kitap uyarlaması Türkçe adıyla: Uyumsuz! Ütopik, biraz bilim kurgu, biraz fantastik, biraz aşk ve macera karışımı... Eksiklerine rağmen izleten, kurgusuyla 1984, açlık oyunları ve equilibrium filmlerine göndermelerde bulunan ve o filmlerle benzerlikler içeren seyirlik bir film.

benden size gelsin


   biliyorum seni ihmal ediyorum... uzun bir aradan sonra -ki aslında herkese göre bu büyük ihtimal kısa olsa da- dönmüşken tekrarladığım iki şarkıyı paylaşayım dedim. 

sözlerinde iki farklı hitap, 
özlerinde ise tek gerçek!
benden size gelsin..........

maziye yolculuk


 Bir zamanlar askeriyeyle bir şekilde bağlantım olmuş ve gidip gelmelerle yarım askerlik yapmıştım. O zamanın en popüler şarkılarındandı "korkuyorum anne". Albümünü almış tüm şarkılarını ezberlemiştim Yaşar Kurt'un ve hatta gitar çalmaya başlayınca ilk bu şarkılarla çalmaya başlamıştım. Zaman ne kadar çabuk geçiyor demeyeceğim bilirim ki geçmez öyle kolay ama geçtiğinde de bulmadan bırakmaz.


 Gün dönmüş şarkılar unutulmuşken tekrar eskilere bir dönüş vakti deyip başlıyoruz...

big nothing



                                 İsmini sonuna kadar hak eden bir suç ve komedi filmi “kocaman bir hiç”

gelecekte bugün


                       Çok kısa bir zaman sonra kendimi dipsiz karanlık bir kuyuda bulacağım...

snowpiercer




                                                                   Yıl 2031…



now you see me

                   Genel eleştirilere göre filmi çok beğenen ve beğenmeyenler diye bir kefeye koysak aşağı yukarı birbirine eşit diye sınıflandırabiliriz. Böyle bir durum varken film izlenmeye değer mi yoksa değmez mi, nasıl oluyor da bu iki kitle filmi ya çok beğeniyor ya da tam tersi hiç beğenmiyor. Sanırım burada beklenti ve izlerken başlayan önyargı bir nebzede olsa bir yerde filmin önüne geçiyor ve ondan sonra filmi öyle seyrediyorsunuz. Benim yorumuma gelecek olursak, evet bazı eksiklikler göze çarpıyor ama bu ayırdığınız vakte acımamanıza sebep oluyorsa hatta keyif de alıyorsanız film izlenmeye değerdir ve tavsiye edilebilir.


haram geceler

   uuuuuuuzun bir süredir araya giren her şeyle birlikte 
   ufak bir mola arası kulağa tanıdık bir melodiyle 
   kendime dönüyorum...

   yolda attığı ekmek parçalarını kuşlar yiyen masal kahramanı şaşkınlığıyla
   mümkün mü derseniz dönmek şimdilik zor!
   ve

gosford park


                                 Bir durum filmi-sonlara doğru hafif polisiyeye kayış-olmakla birlikte sonuna kadar izlettiren bol karakter ve bol göndermeli bir film gosford park.

     

flash flash:iddialar çok ciddi:işte hükümeti devirecek torpil görüntüleri

         
                                           Malum yeni yıla girdik, yoğun bir gündemin içinden geçtiğimiz şu günlerde gülümsemeye ihtiyacımız olduğunu düşünerek benden size gelsin: